Telefoncu deyip geçmeyin!

Milletimizin bazı alışkanlıkları ve karakteristik özellikleri vardır. Bunlardan biri, yüzyıllardır bizi biz yapan yardımlaşma özelliğimizdir. Bizler, “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” anlayışı ile kenetlenmesini bilen ulvi bir toplumuz. Elbette bazı farklı özelliklere de sahibiz. Hani derler ya; “Bazen burnunun ucunu göremez olursun, elimizdekinin değerini bilemezsin, ancak kaybettiğinde anlarsın” diye… Aslında iyisiyle, kötüsüyle tüm bu özellikler, farklılıklar bizi biz yapan değerlerdir. Mobil iletişim sektörü de yeri geldiğinde bu değerleri yaşayarak, hissederek vatandaşlarımıza ve ülkemize katma değer sağlamış, yeri geldiğinde ise mağduriyetler yaşamış ya da yaşatmış, tüm farklılıkları 25 senedir içerisinde barındırmış bir sektördür.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanımızın da açıkladığı gibi; TÜRKİYE, 82,8 milyon mobil aboneye sahip bir ülke. Bu noktadan yola çıkarsak, ülke nüfusu ile neredeyse denk müşterisi olan ve bu vesile ile vatandaşa en çok hizmet eden, özellikle de pandemi döneminin zorluklarını kolaylaştıran bir sektör olduğumuzu açıkça gözler önüne serdik.

Çoğunuz hatırlarsınız; eskiden mahalle bakkalları vardı ve bu kıymetli esnaflar kültürümüzde nesillerin yetişmesinde bile önemli bir yere sahip olmuştu.

Günümüze geldiğimizde, yetişkinlerimizin %99’unun cep telefonu kullandığı, çocuklarımızın ise tablet ve benzeri cihazlar kullandığı bir ortamda, halkımızın tabiri ile “TELEFONCULAR” diye adlandırılan firmalarımız adeta mahalle bakkallarımızın yerini almıştır. Sektörümüz bir taraftan eski değerlerimizi yaşatırken, bir taraftan da hepimizi geleceğe hazırlayan bir vizyon ile toplumun dijitalleşmesinde en ön safta yer almıştır.

Özellikle, akıllı cihazların hayatımıza girmesi ile birlikte, cep telefonlarımız adeta “HAYAT KUMANDASI” vazifesi görmeye başlamıştır. Adına telefoncu da deseniz, teknoloji mağazası da deseniz önemli değil. Zira, önemli olan sektörümüzün ülkemizde toplumun dijitalleşmesinin temelini atan işletmeler konumunda olmasıdır ve bu durum hayati önem taşımaktadır.

Ama maalesef ki bugün bu mesleğin tam adı bile yoktur ve ortada ciddi bir gelecek kaygısı vardır. Unutulmamalıdır ki; biz mobil iletişim sektörünün temel taşlarıyız. Vatandaşlarımızla iç içe olan, cihazlarını daha efektif kullanmaları için eğitim veren, dijitalleşmenin önemini ve doğru kullanımını anlatan bizleriz. Ve biz ülkemizde 22 bin nokta sayısı ile her il, ilçe, belde ve mahallede varız. Dolayısıyla, bu denli insanımıza dokunan sektörümüzün sorunlarının çözümünü ülkemize yapılan hizmet olarak görüyoruz.

Sektör mensuplarımız dışında belki bilinmez ama halkımız ile o kadar iç içe hizmet veriyoruz ki, pandemide bile vatandaşlarımızın çoğu, Belediyelerden değil, “TELEFONCULAR”dan yardım istedi.

Her zaman bölgesine yatırım yapan, değer katan, sosyal sorumluluk projelerinde ön saflarda bulunan tüm “TELEFONCU” yani “MOBİL İLETİŞİM SEKTÖRÜ” mensuplarımıza, meslektaşlarımıza gönülden teşekkür ediyorum.

Neredeyse hiçbir talebi gerçekleşmeyen, buna rağmen kendini her fırsatta geliştirerek toplumun dijitalleşmesini sağlayan sektörümle gurur duyuyorum.

Sizler de “TELEFONCU” deyip geçmeyin. Zira, toplum dijitalleşemezse, çocuklarımıza bırakabileceğimiz bir gelecek olmayacaktır. Bu mirasın koruyucusu ve temsilcisi meslektaşlarımızın değerini bilelim.

Adımız, kuralımız henüz belirlenemedi, fakat unutulmamalıdır ki bizler işini doğru yapıp, ülkemize değer katan ve milletimize hizmet edenleriz.

Ben telefoncuyum ve milletimize hizmet ediyorum. Adı, kuralı belli olmasa bile, binlerce meslektaşım gibi bundan gurur duyuyorum.

Mahallelerimizin isimsiz kahramanlarına saygı, sevgi ve selamlarımla…

Menü